BODRUM’UN COVİD İLE İMTİHANI.
Covid sürecinde esasen dinlere önemli bir görev düşmekte idi ve halen de düşmektedir. Dinsel etki oldukça farklıdır. Kayıtsız, şartsız itikadı, inanmayı gerektirir.

Türkiye’de de bunun pek çok tezahürüne rastlanıldı. Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde ve Karadeniz’de vaka ve ölüm oranlarında ki; yükseklik başka bir fotoğraf gösteriyor bizlere. Kürtlerde aşılanma karşıtlığında özellikle şeyhler, şıhlar üzerinden işlenen günah algısı etkili görünüyor. Yine Karadeniz bölgesinde de aşı kısırlığa yol açıyor hurafesi oldukça yıkıcı sonuçlara neden oldu. Bunu en çok da dillendirenin uzmanlığı enfeksiyon hastalıkları olan ve adeta bir otorite vasfında Prof. Dr. Mehmet Ceylan olması dikkate almayı gerektirir görüşündeyim. Hatta Prof. Ceylan, doğuda aşıya ikna etmek için önce şeyhleri, şıhları ikna ettiklerini özellikle belirtmişti. Covid sürecinde bir anlamda; kör inanışın, bilim ile imtihanı da yaşanmıştır. Bodrum niçin covidden kaçanlar için adeta sığınak olmuştur. Çünkü bilime inanların sayısı kıyas kabul edilemeyecek çoğunluktadır. Ancak hiçbir dinsel inanışta; “aşı olmayın, hijyene dikkat etmeyin, maske takmayın, kucak kucağa parti kongresi yapın” demez. Bu özensizlik söz konusu dinleri temsil ettiği iddia edilen kesim ve kişiler marifeti ile gerçekleşmektedir.
Üç dinin kutsalı amiyane deyimle başkenti sayılan Mekke, Kudüs, Vatikan kötü bir sınav verdiler. Oynayabilecekleri tarihsel önemdeki ve insanlık hanesine sonsuz katkı olarak yazılabilecek bir fonksiyonu yerine getirebilirlerdi. Sorunu tanrıda aramak ciddi bir sorumsuzluk ve akıl tutulmasına denk düşer. Sorun tanrıyı ya da dini temsil ettiğini iddia eden ya da kendilerine böylesi bir misyon biçilmiş ölümlülerin çoğunluğunda. Oysa bilim ile uyumlu dinsel inanış covide karşı en etkili mücadele yöntemi olabilirdi. Aslında dinsel inanışın etkili makam işgalcileri en çok da kendi tahtlarının sallanmasından, sorgulanmasından çekinirler. Covid kapıya dayandığında bu kesimin ilk derdi; “Bu sıkıntılı durum benim pozisyonumu nasıl etkiler” kaygısı olmuştur. Oysa tereddürsüz bilim ile işbirliği onlarında pozisyonunu daha bir inanılır ve kalıcı iz taşır duruma çıkaracaktı. Yani kısacası covidin bir başka boyuttaki imtihanı tanrı ile değil, kendilerine tanrısal güç ve görev atfedenlerle olmuştur.
Bodrum olarak şanslı bir iklimdeyiz. Ama bu sadece coğrafi manada değil; esasen bilimsel anlamda da, çağdaşlığa asla kapı kapatmamak anlamında da ayrıcalıklı bir iklimden söz etmek de olası. İş ciddiye binince en bağnaz, bilim dışı etki altındaki kesimler dahi Bodrum’u en güvenilir sığınak olarak kabullendiler. Bunun olumlu olumsuz etkileri olmadı değil. En çok da ekonomik etkisi gözle görülebiliyor. Emlak fiyatları şişmiş vaziyette. Piyasanın arz-talep dengesinin getirdiği doğal eşik bu. Trafik perişan. Alt-yapı deseniz, Allah’a emanet. Nüfus bu yılın ortaları itibarı ile belirlenen mevcudun (92.000’i erkek, 89.000’i kadın olmak üzere toplamda 181.000), şimdiden 7 katına çıkmış görünüyoruz. En az 5 yıl daha bu krizin yaşanacağı öngörülüyor. Ki umarız bu öngörü boş çıkar. Yani 2025’lerdeki Bodrum’u hayal, tasavvur dahi etmek oldukça güç görünüyor. Bu da pandemi sürecinin Bodrum’a bir başka formatta yansımasıdır.
Elbette Covid vakaları ve bu vakalar kaynaklı uğursuz ölümler kıyas dışı. Ama bu süreçte insanlığın verdiği kötü sınavın etkisi Bodrum’da başka tür bir krizin daha uç vermesine neden olmuştur. Bodrum ve benzerlerinin sığınak oluşu ve göç nedeni ile yığılmaların gerçekleşmesi ileride daha ciddi problemlere gebe görünüyor. Henüz daha kültürel, geleneksel yapay çelişkiler hortlamadı. Umarız da hortlamaz. Nasıl ki; mülteci akının ırkçılığı kamçılayacağını ifadelendirmiş ve maalesef haklı çıkmıştık. Bu kez umarım yanılırız. Tanrı, Bodrum’u bilimden ayırmasın. Bağnazlık, boş hurafe ve bilim dışılıktan ise her zaman olduğu gibi ayrı tutsun. Amin, Amen, Amon, İmnu, Kateb… Ne de olsa tarihin babası heredot ile hemşehri olmanın ayrıcalığını yaşamakta bu kadim kent. Bodrum’un covid ve sonuçları ile imtihandan, sırat köprüsünden geçer denli özenli geçeceğine inanmak için her tür veriye sahibiz. En çok da insan malzemesinin mayası oldukça temiz ve sağlam…
Ayhan Karahan