Diyalektik değil Eklektik bu toplum…
Toplumun büyük çoğunluğu kendisine söylediği yalanlar içinde kıvranıyor, tüm ilişkileri bu sebeble hastalıklı iken akkaşıklık günlük ritüeli.

Gerçeklik diye haykıran bir avuç insanı linç ederek, baskı kurarak itibarsız kılmaya çalışan bir toplumda mutluluk olmaz, bu tür çoğunluğa dahil kişiler mutluluğu da yaratamaz.Sevgiye, aşka, iyiliğe, insanlığa katlanamaz. Kıskançlık, korkaklık ve bencillik ruhlarını ele geçirmiştir, kompleks bataklığından çıkamadıkça da iyi insanları kendi seviyelerine çekmek tüm yaşam amaçları olur.İyiliğe, gerçekliğe, şeffaflığa ve sevgiye düşmanlık, başarlı ve mutlu insanları çekememezlikle beslenmek, aciz ve kötü insan halleridir. Kötüleşmedir. Çürümedir.
Sorun temeli kişilerin kendisine söylediği yalanlar, kendisini kandırdığı zamanlar, gerçekliği göğüsleyecek cesaretsizlik, adalet anlayışında ki bencillik yani sebebe körlüktür. Kendisine dokunmamak, özeleştiri yapmamak, eleştiriyi yargı gibi kullanmak. Mış gibilikten beslenmek. Yabancılaşmak.İnsan, egosunu allah, karakterini devlet yapmış haberi yok. Peygamberi de para elbette.
Sistemsel çürümelerde aptallık ve riyakarlık kişilerin kendisinden başlar. Benzeşmekle. Kendisine çıplaklıkla sormaktan kaçtığı “ben kimim” sorusu kimlik bataklığından verir hep cevabı. Şuyum buyum, şucuyum bucuyum.. Herkese “sen kimsin” ayarı vermeyi özgürlük zannetmesi de cabasıdır. Bilir hep.
Sorun sistem eee…Peki o sistem kendinde ne kadar var? Sorunun temelinde ki devlet bütün davranışlarında yaşarken tüm eylemlerin ve söylemlerin o devleti yaşatır, yani kendini. Kendisinde devlet olup da sonuç üzerinden üzerinden durum kasmak hele ki…Sistem gibi davranarak sistem karşıtı olmak.Karşı cinse devlet gibi varolarak devlet karşıtlığı yapmak…Adını sen koy…
Sorunun temelidevlet demek,din demek,cinsiyet demek kolay.İçimizde ki devlet, allah, erkek, erk ne kadar yaşıyor ilişkilerimizde?Ne kadar iyiyiz ötekine, ne kadar anlıyoruz diğerini, ne kadar görüyoruz gerçekliğimizi? Davranışlarımız faşist, dillerimiz hümanist en büyük yalanımız kendimiz diyemedikçe gelişim hayal.
Ruhu köle davranışları efendi olan insanlarımız sebebe kör oldukça, yaşattığı şikayet ettiği olacaktır. Diyalektiği giyinemiyoruz. Eksikliğimiz bu oldukça eklektik olmanın kibrini gelişim zanneden bir toplumuz.
Bugün kendinize neyi layık görüyor sunuz?Tercihleriniz niyetinizi,niyetiniz davranışlarınızı,davranışlarınız sizi ele verendir.Nasıl davranıyorsanız kişilere, iyiliğe, kötülüğe, güzelliğe, yoksulluğa, güce ve güçsüze aslında siz o’sunuz.Güçlüyü görünce sinen veya el etek öpen misin?Güçsüzü görünce şişen veya yukarıdan bakan küçümseyen misin?
Denkliğiniz neye göre? Sizi yöneten kim? Hırsınız mı? Nefsiniz mi? Bunlarla beslenen egonuza dur diyebiliyor mu iradeniz?Yol uzun içimiz de.Yolcu olabildin mi kendinde?
Aşk ile… #nesrince
Nesrin Arıkan