KLAVYE SİLAHŞORLARI

Demokrasinin malum tanımını yaparken (3Y) yasama, yargı, yürütme deriz. Gelişmiş toplumlar buna olmazsa olmaz medyayı dahil eder.
Bu hemen hemen milenyuma kadar kabul edilen tanım idi.
Gelelim yeni yüzyıla… Önce bilgisayarlarda e-posta grupları daha sonra ilk Facebookla beraber yayılan önce internet sayfası, akıllı telefonlar ile uygulama olarak hayatımıza giren sosyal medya… Demokrasinin 5. gücü olarak doğru, yanlış bir şekilde hayatın içine girip, gündeme yön vermeye başladılar. Bizde bahsi edilmez ama çok gelişmiş toplumlarda artık halk bizdeki e-devlet gibi sistemler üzerinden ayda birkaç defa yapılan referandumlar ile sandığı beklemeden yasama ve yürütmeye ortak olmaya başladıla
Ülkemizde ise güçler ayrılığı maalesef lafta ve rafta, medya baskı altında, sosyal medya ise klavye silahşorluğu ile dünyayı kurtarıyor. Aslında klavye silahşoru deyimini pek sevmiyorum ama mevcut tarifi bu, maalesef herkes klavye silahşoru oldu!

Peki neden böyle diyorum? “Gelin meydanlara eyleme” dersin kaçar, “imza at” başıma bir iş gelmesin der, “derneğe veya partiye gel” vaktim yok der, “birine iyilik yap bari” dünyayı ben mi kurtaracağım der. Hepsini geçtim bari “bayramda bayrak, vatan veya Atatürk için 10 dakika törene çık gel” yok!
Maalesef artık topluluk değil ağzı laf yapan ama hiçbir işin ucundan tutmayan bir sürü olduk. Çok uzağa gitmeyelim son 1-2 senede olan taciz, ekonomi, terör, tecavüz, yoksulluk, ihaleler, çocuk istismarı, yolsuzluk bile milyonların sokağa dökülmesi veya örgütlü çalışma için ortaya çıkan nedenler. Hiçbirine vaktin yoksa çevrendeki iki aç insanın, okula giden öğrencinin elinden tut.
Keyfe gelince eğlenceden, ünlü mekânlarda kahveden, yazın şezlongdan hatta locadan çıkmayan, akşamları meyhaneden öz çekim yapmaktan geri durmayanlar iş icraata gelince klavyede kahraman olmaktan öteye geçmiyorlar…
İnsanların çalışanı yarı aç, çalışmayan ise perişan, çocuklar evcilik oynamak yerine evlilik yapıyor, adalet ve demokrasi arasın bulasın durumunda, okula yaya giden öğlen boş kanını musluktan içtiği suyla dolduranların olduğu bir ülke… Peki bunlara karşı yaptığın klavye başındaki isyanın için çevrene yardımcı oluyor musun? Gidip bir partide siyasi bir mücadele veriyor musun? ADD, LÖSEV, ÇYDD gibi bir derneğin kapısını çalıp nasıl katkıda bulunabilirim diyor musun?
Eğer bir engelin yoksa ah, vah deyip sızlanıp köşende oturup klavye silahşoru olmak yerine; yeri geldiğinde sivil toplum, yeri geldiğinde eylem, bazen parti bazen ihtiyaçlı ile yardımsevere köprü olma veya doğru insanların beraber iş yapmasına vesile ol.
Herkes bir şeyler yapabilir. Gerçekten bir şey yapmak istiyorsa…
GÖKHAN URAS
9 Aralık 2022